anne
sebep olan tohum
“Biz insana, ana babasına güzel davranmasını emrettik.” Lokman 31:14
“Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl sahiplenip özenle büyüttülerse, şimdi sen de onlara merhamet et!” İsrâ 17:24
Kutsal Kitap’ta Yaratıcı’nın insanlık için vermiş olduğu evrensel mesajların başında gelir anne-baba hakkı. Önce emirden bahseder, sonra bu emri nasıl yerine getirebileceğimiz hususunda yolculuğumuza rehber olur. “Öf!” bile deme, der. Bir öf ile yıkılabilir belki dağlar. Bana kulluk et, ana babana saygılı ol, diyerek bu iki emri arka arkaya sıralar. Kendisine yapılan kulluk ile ana babaya yapılan evlatlığı aynı kefeye koyar. O denli elzem görür. Peki neden? Kendi tercihimize bırakılmayan bir alanda, anne babamızı seçemediğimiz bir dünyada neden bu kadar büyük bir sorumluluk? Nedir bunun önemi?
Tohumdur. Evet tohum. Koca bir ormanın tohuma olan can borcudur annelik. Lugatleri incelediğimizde “anne” kelimesinin anlamları; “Çocuk doğurmuş kadın, anne yerine konan, kendsisine saygı gösterilen kadın, şefkat duygusuna sahip olan kimse, kendi cinsinden kendisine benzeyenlerin en önemlisi, esas olan” şeklinde karşımıza çıkar. Bir anlamı daha vardır annenin; gördüğümde tüm kutsal kitaplarda sıralanan emirleri, üzerine şiirler yazan usta şairleri, köklerimizden gelen öğretileri daha iyi anladığım bir anlamı. “Bir şeyin meydana gelmesine sebep olan.” Sebeptir anne; denizde bir yosun, dağda bir kaya, gökte bir bulut değil de hisseden, ağlayan, gülen, en önemlisi var olan bir insan olmamıza sebeptir. Koca bir ormanın küçük bir tohuma duyduğu can borcuna sebeptir anne.
Anne, mom, mutter, ümmi, mama, okâsan...İlk hangi dilde kullanılmış, hangi kelimeden türetilmiş olduğuna dair bir bilgiye sahip değiliz. Zira bu sözcüğün bir çocuğun ağzından çıkan ilk sesle söylediği acemi bir kelime olduğu bilinmektedir. Yani etimolojik olarak hiçbir anlamı yok bu her şeye sebep olan kelimenin. Muhtemelen en doğrusu da bu olmuş, çünkü ne dense yetmezmiş sanki bir anneye. O yüzden işi çocuklara bırakmışlar.
Her saniye, dünyanın dört bir yanından, binlerce farklı şekilde, milyonlarca kez çocuklar sesleniyor annelerine. Bir anlığına tüm dünya sesleri sussa mesela, tüm arabalar dursa, tüm savaşlar bitse, kuşlar bile ötmese, sadece bir anlığına tüm çocuklar annelerine seslense kendi dilinde ve tüm anneler yaptığı her ne ise bırakıp, ellerini önündeki önlüğe silip, masanın başından kalkıp, yastığından kafasını kaldırıp, kapıdan başını uzatıp, okuduğu kitaptan gözlerini ayırıp sadece bir anlığına çocuklarına baksalar mesela. Hiçbir şey demelerine gerek yok, tüm anneler dönüp tüm dünyaya anne gözüyle baksalar, yeterli sanki temzilenmemize.