ağaç
Tanıdığım En Yüce Dağa, Babama
Toparlamak gibi bir bir dağılan umutları
Topyekûn, ellerin umudun küçümen çobanları.
Hayat bir gelincik tarlası ve insan
Kara sızısı gelinciklerin, kucağına kurulmuş.
Masama dökülen gözyaşlarının
Yağdığı bulutun adı, ayrılık.
Oysa her meyve koparılmak için,
Kondurulur dallarına ağacın.
Ağaç ketum, meyve ham ve mevsim ayaz.
Olsun, dizleri toprağı öpen o yetim çocuk şahidim,
Dalıma yürüyen suya hep hayrandım ben.
Sevgili kaplumbağa, evsizliğimle çalsam kapını
Desem ki beni de sığdır yarana. Hem benziyorum da
Sana, sırtımda kırgın çizgileri kaderimin, cılız yarıklar
Onlar yollardaki düğümün bağları.
Bilsen, tuzla dağladım kovuğunu ağacın,
Benden boşalana dolmasın başkası deyu.
Derdiyle çekilir insanın kantarı,
İbreyi şaşırtıyor tartsam ağacı, bundan.
Gözleri ufka yerleşmiş o esmer delikanlı şahidim,
Sırtlasam da tonları, hep mutluydum o kavukta ben.
İtaatsiz bağlarımı ördüm bir bir, yetmedi
Omzumda içi kırgın bir alem, adı baba
Derin bir iç çekişi kendine vird edinmiş
Tek bir kelama susamışken ben.
Ben ağacın kırık dalında, düşmeye hep meyyal
Silse beni Tanrım, ah keşke silinsem
Gölgesi dağlara serinlik verene
Ben çürük, ben ham, ben kem.